20 Haziran 2010

BAŞARI(sız) mı? YETENEK(siz) mi?

Birçok kişinin kafasında BAŞARI(sız) mı? YETENEK(siz) mi? kavramları yer edinmiş bulunmakta. Benim aklıma öncelikle gelen ilk şey BAŞARI(sız) oldu. Neden mi? Çevremizde o kadar çok başarılı insan görünüyor ki bunlara değinmeden geçmek her nedense beni çok tatmin etmiyor. O nedenle bu başarı(sız) insanların başarılı olduklarını sandıkları bir çok kulvarda kendilerine bakmalarını öneriyorum. Biraz açmam gerektiğini söylediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki işin gerçeğine bakmamız gerekirse; “Ben her işi yaparım” Ben her işten anlarım” mantığı ne yazık ki bir çok insanın dilinden düşmüyor. Neden böyle bir anlayış içerisinde olduklarını da az çok tahmin edebiliyorsunuzdur... (Bana göre iş yok, o halde bende her işi yaparım.) Bu benim kişisel gözlemlerime dayanan bir düşünce, yanıldığımı düşünenler var mıdır bilmiyorum ama bunun bir gerçek sebep olduğunu sizlere sunmak istedim.

Bir insan gerçekten yapabileceği bir mesleği, kendisi ile eş değer kılabiliyorsa ve kişisel değerleriyle özdeşleştirebiliyorsa o gerçekten bir meslektir. Fakat diğer şekilde “ben her işi yaparım” bilinci insanın aklına yerleşmişse o iş ne gerçek bir meslektir ne de doğru yapılabilecek bir başarı yolcuğudur. Başarı neden ismiyle özdeşleşebilecek bir yolculuk olmasın ki. Başarılı olmak gerçekten çok mu zor? Şunu kabul edelim ki hiçbir insan alın teri dökmeden başarılı olamaz. Emek harcamadan, yorulmadan, zorlukları geçmeden başarılı olmak çok zordur. İnsan piyangodan çıkan parayla gelecek kuramaz! Bir işin planlamasını, gidişatını, kontrolünü bilmeyen birisine piyangodan para çıksa gider bitene kadar yer. Sonrasında da ben başarısızım elimdeki paranın da değerini bilmedim “har vurup harman savurdum” der. Çünkü bunu dememesi için değer bilen birisi olması gerekir. Nasıl ki insan emekleri ile bir yere geliyor ve elle tutulur, gözle görülür bir başarıya imza atıyorsa başarıda bunlara şahitlik edip güzelliği gözler önüne seren bir hazinedir. Başarıya zıt düşen tek kavram vardır oda; “Başarısızlıktır”. İnsan hayatı boyunca bir çok kez bu kavram üzerine ezilmeye çalışılan bir varlık olarak zihinlerde yer ediniyor. Peki bu başarısızlık kavramı neden bu kadar acımasız, neden bu kadar ezmeye hevesli bir sistemle yaşamı güçleştiriyor. Bununda aslında bir adı var “ADALET” evet tek gerçek belki de budur. Hak etmediğiniz sürece başarıyı tek taraflı elde edemezsiniz. İnsanların başarı endeksli yaşamalarındaki gerçek bir sebepte budur. Çünkü adaletli bir dağılım, sistemli bir anlayış ve çalışma her şeyin belirgin bir şekilde gözler önüne serilmesinde yeterli bir sebeptir. Hep dile getirdiğim şeylerden bir tanesi başarısızlığın sebepleridir. Başarı dururken insanlar neden başarısızlığa kendilerini teslim ediyorlar bunu anlamak aslında çok basittir. İnsana bir kaç kez şans verilir. Aç bir insana “bak sana buğday aldım” dersiniz ama bu aç insan bunu geri çevirir “ben açım” der almaz. Daha sonra buğdayı öğütürsünüz un haline getirir tekrar verirsiniz, cevap aynıdır “ben açım”. Bu seferde unu ekmek yaparsınız verirsiniz, ne yazık ki cevap “bu ekmeğin tuzu yok” olur.

Peki bu örneğin başarıyla ne ilgisi var diyenlerinizi duyar gibiyim!.. Şöyle bir gerçek vardır. Ben açım diyen bir insan, buğdayı alıp öğütüp, un haline getirirse ve ekmeğini kendisi yaparsa bir şikayeti de olmaz. Bu insanda, bunları gerçekleştirdiği için hem başarılı olmayı öğrenir hem de başarısızlığı diline dolayıp sürekli şikayetçi olmaktan uzak kalmayı öğrenmiş olur. Adalet ile ilgilide bir kaç şeye değinmek istiyorum. Adalet kavramı, günümüzde kullanılan en önemli kavramlardan bir tanesidir. İnsanlar üzerinde en önemli kavramın adalet olduğunu dile getiren değerli kişi Mustafa Kemal Atatürk “Adalet mülkün temelidir.” cümlesiyle adaletin temeline insanları yerleştirmiştir. Biliyoruz ki adaletin temelinde her zaman anlayış ön plana çıkmıştır. Nasıl ki “adil yargılama”, “sosyal adalet”, “ vatandaşlar arasında ayrım yapmama”, “din, dil, renk, cinsiyet gibi nedenlerle ayrımcılık yapmama”, “kamu yönetiminde adaleti tesis etme”, “ yönetimde dürüstlük ve şeffaflık” gibi konular adaleti temsil ediyorsa insanların eşit muamele görmesi de adaletin bir eseridir. Adalet kavramının ne derece önemli olduğunu bir kez daha vurgulamış bulunmaktayız. Başarılı bir çalışma sistemi için adaletli bir anlayış gerekmektedir. İnsanlara başarı yolunu göstermek aslında adaletin ne derece öne çıktığını göstermektedir. Neden başarı(sız) kavramını dile getirdiğimi anladığınızı ümit ediyorum. Şuan aslında sizlere sunmak istediğim asıl konu başarı(sız) kavramının nedenleridir. Gelin bu “Başarı(sız)” cümlesinin nedenlerine biraz göz atalım;

- Akılda kalan kötü bir anı.
- Kesin bir amaç olmaması. Bir amaç yoksa o yolda atılacak adımlarında bir sonu olmaz.
- Adım atılan başarı yolunda, bir adım ileriye gitme düşüncesi yoksa bu uğurda yapılması planlananlarında anlamı yoktur.
- İnsan kendisini eğiten bir süreç içerisinde olmalıdır. İnsan eğitimi sadece diploma ile sınırlı kalıyorsa bu da kişiyi büyük bir abluka içerisine hükmeder ve başarısızlık kaçınılmaz olur.
- Hatalar, insan yapmış olduğu hataları su altına atarsa saman olur bir gün suyun yüzüne çıkar. Buda hataların yenilgilere taç çıkardığını gösterir.
- İsteklerin ve arzuların sınırlarını zorlamak. Başarısızlığın bir nedeni de bundan ibarettir. Yeni yollar, yeni ufuklar aramaktan uzak kalmak işi zorlaştırıyor.
- Sosyal çevrenin baskıcı bir anlayışla kişilere önyargı ile yaklaşması ve bu durum karşısında tedirginlik duygusunun oluşması.
- Üşenmek, ertelemek ve vazgeçmek. Bu üç kavramın yeterince ciddiye alınamaması ve yenilgi listesine yazılması.
- Sabırla mücadele edememek. Yenilgilere kendini teslim edip başarısızlığa boyun eğmek.
- Negatif düşüncelerle zihni yormak.
- Başarı yolunda ani karar verilir ama sonunda pişmanlık kaygısı güdülürse o an alınan karara odaklanmada sorun yaşanır. Buda başarıya odaklanmayı zorlaştırır...
- Başarıdan korkmak! “Ben başarılıyım ama bu beni ilerde başarısızlığa sürüklerse o zaman korkularıma yenik düşerim.” Bu düşünceden sıyrılamamak.
- Aile içi müdahaleler. Yaşamımızda ailenin önemi o kadar önemlidir ki insanların davranışları aile içerisinde fikir alış verişlerinden dolayı yanlış kararlarla olumsuz sonuçlanabiliyor. Bir hatalı düşünce de ne yazık ki bundan ibarettir. Başarı engelleri aşmak zorlu bir süreçtir. Duygularla işinizi karıştırırsanız o zaman yenilgiler kaçınılmaz olur.
- Ekip çalışması! Doğru bir arkadaş seçememekten kaynaklanan bir sebeptir. Çalışma arkadaşını seçerken tanımadığınız birisini kendinize adapte edemezsiniz. Buda sizin ekip çalışmanıza bir engeldir.
- Cahillik ve Önyargıların esiri altında hareket etmek! İnsanların fikirleriyle hareket edip, kendi fikirlerini ikinci plana atmak ve böylelikle de “ben bilmem o bilir” mantığına bürünmek. Ayrıca karşı saldırılara geçip direk önyargılarla insanların düşüncelerini dinlemeden hüküm vermekte başarı yolunda birer engeldir.
- İşte en önemli sebep yanlış meslek seçimi! Bir insan yapmak istediği doğru işi seçerken çok dikkat etmelidir. Hakkıyla, hırsıyla, mücadelesiyle, sabrıyla gerçekten kişiliğine uyacak bir meslek seçebilmek çok önemlidir. Eğer ki yanlış bir meslek seçimi olursa sürekli şikayet dile getirilir bu da insanın değerlerine zarar verir başarısını etkiler.
- Tatminsizlik. Yapılan ya da yapılması planlanan bir işte tatminsizlik varsa buda kişiye olumsuz yansır.
- İnsanları aldatmak. İnsanların düşünce dünyasında yer edinip çıkar elde etmek.
- Bir yanardağ olabilirsin ama patlamadığın sürece zararın olmaz. İnsanlara zarar vermek gibi eğilimlerde bulunmak ve onları korkutma anlayışını ortaya sermek.
- Disiplin. Başarının en kritik noktalarından bir tanesidir. Buna sahip çıkılmadığı zaman yenilgilerle baş edemezsiniz.
- Ne istediğini bilememek.

Bunlar gibi daha bir çok sebep ortaya konabilir. Hatalardan ders çıkarmak, pes etmemek, vazgeçmemek, sabırla ve sebatla mücadele etmek gerekir. Hayatta yaşadığınız sürece varlığınız kabul edilir o nedenle; pes etmemek, sabırla işinizi takip etmek, insanların haklarına zarar vermemek, yalandan kaçınmak, suçlamamak, hataları kabullenmek, sabırla ve sebatla yolunuzda yürüyebilmek başarı yolunda başarı(sız) engelini aşmak için çok önemli sebeplerdir.

Yetenek(siz) mi? İnsanların kişisel becerileri sizce ne kadar biliniyor? Belki çok az belki de çok fazla ama şunu da vurgulamak gerekiyor. Çevremde tanıdığım onlarca insan içerisinde çok ama çok az bir kesim yeteneğinin farkına varabilmiş. Peki bu yeteneğin farkına varabilmek çok mu zor? Kimisine göre öyle gözüküyor ama bu hiçte zor değil aksine çok daha kolay. İnsanın yeteneğini keşfetmesi “en çok sevdiğiniz iş nedir?” sorusuna verilecek bir cevaptan ibarettir. En çok sevdiğiniz iş sizin gelecekte yapmak istediğiniz şeyle ilgiliyse o zaman sizin yeteneğiniz kafanızda şekillenmiş demektir. Yeteneğinizle yeteneksizliklerinizi bir birinden ayrı tutmayı unutmayın. Gidip yapamayacağınız şeyler için zaman kaybetmeyin. Her şeyin bir bileni vardır. O yüzden sizde kendi bildiğiniz işi daha iyi yapacağınızı unutmadan hareket edin. Başarı yolunda başarısız olmamak için yeteneğinizi erken keşfetmeyi deneyin. Yetenek ile ilgili sizlere Bekir MUGAYITOĞLU’nun bir yazısını aktarmak istiyorum. Bu yazıdan sonra yeteneğin ne kadar önemli olduğunu anlayacağınızı düşünüyorum.

“Aldığımız eğitimler sonucunda bilgi, beceri ve kazanımlarımızı kullanabilme gücümüz ve yapabilme kapasitemizdir, yetenek. Yaşa bağlı olarak değişim göstermesine rağmen, yetenekli olduğumuz alanlar değişmez. Çocuklar yetenekleri ile doğarlar. Her çocuğun kendine has yeteneği mevcuttur. Kapının şifreli kilidi gibi bu yetenek. Kilidin de bir tane anahtarı var. O anahtarda aile bireylerinin elinde. Eğer o kapıyı açmak isterlerse zor olsa dahi başarılı olurlar, fakat açmak için kendini zorlamazlarsa da maalesef yetenek paslanıp, deforme olan bir demir görünümünde kaybolup gidecektir. Bu şifre ne zaman çözülürse, çocuk o zaman başarılı ve mutlu olarak hayata tutunacaktır. Çocuğun yeteneklerini keşfetmek için izlenecek en isabetli yol, uzun süreli yapılan gözlemlerdir. Eğitimde olsun, sporda olsun, aklınıza gelebilecek her türlü aktivitelerde ve testlerde; Binlerce çeşit kabiliyet çeşitlerinin bir tanesi o kişi de var. Ve sizde bunun, ailenin ileri bir ferdi olarak farkındasınız. O zaman sadece size düşen o yola gitmesi için yolun nereden gittiğini göstermek sorumluluğu size düşüyor. Yetenekli olmadığını düşünen veya yetenekli birey olmadığını dile getirerek aile bireylerini görmezden gelenler, her canlının doğasında olan yetenekleri görünce bu düşüncelerini tekrar gözden geçirmeleri gerekebilir. Gözümüzün görme yeteneği var, bu yeteneğiyle Dünyanın uçsuz bucaksız atmosferinde somut varlıkları rahatlıkla görebiliyoruz, Burnumuzun koklama yeteneği var, çok rahatlıkla kokuları fark edebiliyoruz bu yeteneğimizle, ve kulağımız. Kulağımızın da duyma yeteneği var. Bu yeteneğimizle de çok rahatlıkla etrafımızda olup bitenleri belli frekanslar hariç duyabiliyoruz. Ve daha nice bize bahşedilen canlı doğasında mevcut temel yeteneklerimizle farklı işlevler arz edebiliyoruz.

Çocukların yeteneklerini geliştirmek için, ortam hazırlamak en önemli basamaklardan bir tanesi. Çocuklarımıza her şeyi hazır sunmalısınız ki kendilerini keşfetmeleri için fırsatlar tanıyalım. Ürettikleri eserlere değer verelim ki çocuğun kendine olan güveni artsın. Oyunlarda onları keşfetmeye çalışmalıyız. Ayrıca kulüp çalışmalarıyla çocukların yeteneklerini keşfedebilirsiniz. Peki bize bu yeteneklerini keşfetmeleri ne kazandıracak? Kısa ve uzun vadeli getirileri ne olacak? Karapınar’ımızdan örnek verecek olursak, tarım arazilerine Karapınar’ımız iklim koşullarına, toprak şartlarına uygun Buğday, arpa, mısır gibi tahıl ürünlerini ekiyor. Bu iklim koşullarını, toprak yapısını yok sayarak. Gözlem ve tecrübeden uzak bir ürün ektiğimiz de kendimize, ailemize, Karapınar’ımıza bırakın ektiğimizin faydalı olmasını, kötü sonuçlarla karşı karşı kalınabilir zararlar meydana getirebiliriz. Bu örnekte de belirttiğim gibi bilhassa genç arkadaşlarım toprağı doğru ürünle işlemelidirler. Kendi geleceğimiz, kuracağımız ailemizin geleceği ve Karapınar’ımızın geleceği için en önemli parametre taşlarından birisi. isteklerimiz ilişkili yeteneklerinizi geliştirerek, kendinizi başarıya hazırlamalısınız. Yeteneklerimiz, kendileriyle ilişkili başarıları fethetmemizi sağlar.”

Zühtü Soylu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder