İnsanların
hayatlarında sevmedikleri şeyler muhakkak olmuştur. Kendimden örnek vermem
gerekirse matematik ve geometriyi eğitim hayatım boyunca sevemedim. Ne demeye
hala da sevmiyorum desem yeridir. Bunlar hayatımda ufacık bir bölüm yer
edinmekten de öteye geçemedi. Sadece hesap kitap işlerinde kullandığım bir ölçüt
oldu hepsi bu…
Bunlara ek olarak elbette sevmediğimiz birçok şey vardır.
Her birimizin bu konuda bir tavrı muhakkak olmuştur. Her birimizin bir düşünce
dünyası da buna dahildir. Şahsen öyle bir hayat yaşadığımı fark ettim ki, nefes
aldığım her şeyde bir hesap gerektiğini öğrenir hatta yeri geldiğinde öğretir olmuşum.
Öyle ya bunun birçok örneği de hayatıma çevreme yansımış durumda. Matematikte
herkesin bildiği en kolay teori toplama ve çıkarma işlemidir. Geometri de ise
üçgen ve dörtgen desem kimsenin aklı o nedir diye karışmayacaktır. Bunları
bilmeyen veya duymayan, en azından benim çevremde yok. Neyse… Değinmek
istediğim konu öyle matematik ya da geometri falan da değil zaten.
Konumuz İnsanlığımız!
Yaşadığımız bir eksen var, biz buna herkesin bildiği gibi
Dünya diyoruz. Dünya içerisinde ise bizlerin olduğu bu ter temiz ülkeyi yani Türkiye’yi ima ediyorum.
Geçenlerde çıktı bir çocuk İstanbul’un göbeğindeki adliye önünde annesini sonra
da bir polis memurunu öldürdü. Yaşattığı psikolojik etkiyi söylemiyorum bile. Yine
öğrendiğim bir diğer habere göre bu çocuğun abisi de anneannesini öldürüp hapse
girmiş. Tamamıyla aile içi büyük bir dram değil mi? ülkemiz genelinde
insanların sebep olduğu önemli birçok vaka da söz konusu. “Ağlarsa anam ağlar
gerisi yalan ağlar” bir kaybımız oluyor böylelikle.
Tabii ki ülke gündemine oturmuş tamamıyla siyasi olaylar
yüzünden kullanılır hale gelen gencecik çocukların ölümleri de vicdanları
sızlatmıyor değil. Açıkçası bu da çıkarcı grupların ekmeğine yağ sürmek gibi
bir şey oldu. Bizim ülkemiz ter temiz diyorum ve buna inanıyorum. Sadece içinde
yaşayan insanların insanlığı kötü ya neyse! Bunlar yüzünden ülkeme ihanet edemem.
Demokrasi diye diğer insanların hakkına müdahale ederek sokaklarda yaygara
koparanlara da olumlu olamam. Olmayanlarında ülkesini sevenler olduğunu
düşünürüm.
Sevgiden Uzaklaştı insanlığımız!
Sevgiyle nefret
arasında olmak, iyiyle kötü arasında olmak ne demek? Bunların hangileri bir
birine yakın hangileri bir birini bağlıyor? Bu ülke de adam olmak mı yoksa
olamamak mı sorun oldu? Belki de bunlar sorun değil de yoldan geçen mini etekli
kız sorun, belki de başı kapalı olan ne dersiniz? Nasılsa insanlığı parçalara
bölmüyor muyuz? Sünni, Alevi, Şii, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni ve daha nice
insanların taktığı ne kadar sıfat varsa bu ülkede, nasıl olsa her birini dilimizle parçalara ayırmaya
başlamakta ustayız. Her birimiz Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyoruz ama
insanlık bundan uzakta ne yazık ki.
Her birimiz aynı gemide ekmeğimizi yiyoruz. Her birimiz yan yanayız ama birisi
insanlıktan uzak olsa diğeri ondan daha fazla insanlığını kaybeder oluyor.
Kinci bir edayla saldırıyor, saldırgan oluyor ya da oluyoruz. Sonuç peki?
Sükunetsiz Kaldı İnsanlığımız!
Uzak olsa birisi insanlıktan, diğerimiz sükunetle yanında
olur diye hayaller kuruyorum. İnsanlığı, beraberliği daima güçlü kılacak güçler
arasında düşünüyorum. Aynı gemide bir birine arkasını dönüp işine sarılsın bu
insanlık diye düşüncelere dalıyorum. O kişiye güvensin, sırf gemi içerisinde
delik açmayacaktır diye güvensin istiyorum. Batırmayacaktır gemiyi diye
güvenmek arzusu içerisinde olmak istiyorum.
Olmuyor!
Bir birlerine ihanet sattıkları için olmuyor. Sadakat kalmadığı için olmuyor. “Bu
ne perhiz bu ne lahana” diyoruz olmuyor! Bir birinden uzak kaldı insanlık,
gemilerinde rotaları ters istikamete düştü. Bakış açıları tek bir pencereye
düştü, körlendi tüm iyi niyetler. Rota şaştı sükunet kalmadı insanlık dağıldı.
İhanetler başladı insanlığımız arasında sadakat tutkusu arasındaki çizgi
ayaklar altına alındı. Sünni, Alevi, Şii, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni ve
insanların taktığı ne kadar sıfatlar varsa hepsi konuşulur oldu ama hepsi sözde
öyle değil mi? Biz biriz biz bütünüz. Yol arkadaşlarımız bir, yoldaşlarımız bir
bu ülke bu toprak bütünlüğü bir. Ayrı düşünceleri olanlara inat biz bir bütünüz
ve bu bütünlüğü bozmak isteyenlere fırsat tanımayacağız. Oluyor diyebilsek
keşke! Kalbimiz güzel niyetlerimiz temiz oluyor diyebilsek.
En büyük savaşlar, kavgalar kopmuş bir saç teli gibi
anlamsız şeylerden çıkmışken, insanlığımız güvene güvensizlik, sevgiye
sevgisizlik, hoşgörüye hoşgörüsüzlük ekledi. Şuursuzluk, bilgisizlik,
eğitimsizlik ve ne kadar akıl almaz mantık dışı kavram varsa hepsini bu güzelim
ince çizgilere katan insanlığımız oldu.
Oysa bu çizgilere, kalben yapılmış tüm iyi niyetler değer
katabilirdi.
Kaybetmememiz Gereken Tek Şey İnsanlığımız!
Alın kalemi elinize ve büyük harflerle İNSANLIĞIMIZ yazın.
Sonra düşüneceğiniz bir sürü nedenleriniz olacak. , Alevi, Şii, Türk, Kürt,
Laz, Çerkez, Ermeni ve insanların taktığı diğer akıl almaz düşünce yanlışları,
bir anda olsa kişiliğinizdeki insanlığı düşündürecektir. Çizginin iyi tarafına
geçmek sizin yalnız kalmanızı engeller. Geminizdeki rota belliyken, bizi bizden
başkası anlamaz derken delik açmayın güzergahınızda ki yolunuzu yol edecek
yoldaşlarınıza. Ecdadınızı düşünerek sırt çevirmeyin. Silah çekip vurmayın, el
kaldırmayın, yüz çevirmeyin, beddua edipte yüz çevirmeyin. İnsanlığın değerini
düşünün uzaklaşmayın insanlıktan...
Sevgiye ait olduğunuzu unutmadıkça başka altı
çizilecek kelime olmayacak. Buna inanıp sevgiye sadık kalmaya çalışın.
Çalmayın, çalana göz yummayın. Kaybetmeyelim, hep birlikte birlik olalım.
Ayrımlar olmasın aramızda, insanlığımızı kaybetmeyelim.
Çizgimiz İnsanlığımız!
Birileri gelip sizin kolunuzdan tutup sokağa kötülüğe
götürmeye kalkıyorsa, biri sizin doğru çizginize müdahale ediyorsa durdurun.
Doğru olanın doğruluğundan şüphe etmiyorsanız duruşunuzu bozanlara müsaade
etmeyin. Çizgimiz insanlığımız ise bunun rotası da sevgiden geçer. Merhamet
ederken vicdan nasıl hareket ediyorsa bizde o doğrultuda nasıl hareket
ediyorsak öyle yaşamaya çalışın. Birilerinin düşüncelerine değil kendi vidan
hürriyetinize sahip çıkın. Çizginiz doğruysa çıkmayın, yanlışa yönelip de
kalbinizi köreltmeyin. Sevgi bizlerin merhamet tadıdır. Nankörlerin ve vurup
öldürenlerin değil.
Bizler adına unutulmaması gereken en önemli değerlerimiz insanlığımızsa;
Alevi, Şii, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni ve insanların taktığı ne kadar
sıfat varsa insanlığın önüne geçirmeyin. Sadakatli insan çizgisine sahip çıkan,
özüne sadık olandır. Dostluğumuzu daim kılabilmek bizim elimizdeyken,
hoşgörümüzü koruyabilelim. Gemimiz yolunda olsun ki, yarın kat ettiğimiz yolu
görebilelim.
Sevgiyle sarılıp, birlik ve beraberlikte diri olmalıyız ki,
birimizi yenmek isteyenler karşılarında BİZ’i görsün.
Yorumlarınızı zuhtusoylu@gmail.com
bekliyorum.
Sevgi ve Saygılarımla,
Zühtü Soylu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder