6 Nisan 2010

Hayatın Umut Sahnesi

Hayatı nasıl yaşadığımızı bilmeyenimiz yoktur herhalde, hepimiz insan olmanın verdiği sorumluluk ve zorluklarla yaşıyoruz. En boş vermiş, amaçsız insanların bile hayatla bir mücadeleye giriştiğini görüyoruz. İnsan yaşadığı sürece güzeli de görecektir çirkini de, iyiyi de görecektir kötüyü de, kolayı da görecektir zoru da. Sıkıntılar, olumsuzluklar olmadan hayattan zevk alınmayacaksa yaşadığınızı dahi anlayamazsınız. Tıpkı bir boşlukta gibi ne yaptığınızı anlayamazsınız. Yaşadıklarına boyun eğip köşeye çekilmek zayıflıktır, “Ben bu rolde oynamıyorum” deyip omuz silkerek bir çocuk gibi küsmek sizlere yakışmaz. Tabii ki üzüleceğiz zorlanacağız ama kendini kaptırıp koyuvermemek, kast edilen; hayata daha bir sıkı tutunmak ve inadına güçlü olmak sizlerin azimle sabırla mücadelesini sahneleyecektir. Şuan bu yazıyı okurken bile bir amacınız olduğunu düşünmekteyim. Ya yazının başlığı hoşunuza gitmiştir, ya zamanınızı bir şeylerle geçiştirmek istediğiniz için bu yazıyı okuyorsunuz ya da gerçekten bir şeyler kazanacağınızı ümit ederek yazmış olduğum bu yazıyı okuyorsunuz.

Bugün olmayabilir ama yarın olmayacağı ne malum...
Umut olmazsa insan yaşayamaz; çünkü umudunu kaybedenin kaybedecek başka bir şeyi yoktur. Ne yaparsanız yapın ama umudunuzla yapın. Nasıl ki şarkılarda, şiirlerde en önemlisi de hayatın içinde çokça yer alıyorsa bu konular; bu da demektir ki, umut yaşam içinde bir aynadır. Nasıl ki bir hamal; “Umut var oldukça dünyayı ver sırtıma!” diyor. Bizlerde bu uğurda umudumuzla istediğimiz şeyleri bugün olmazsa da yarın olacağını düşünerek umudumuzu korumalıyız. Olgun insan, yoluna çıkan engeli kabul eder fakat umutsuzluğa kapılmaz. Varsa bir hatası onu anlar, alacağı dersi alır ve yoluna devam eder. Azimle, sabırla mücadele etmek, tribünde değil, sahada olmak olgun insanın özelliğidir. Sabır olduktan sonra sabrın meyvesi de er geç olacaktır; ağacın meyve vermesinin belli bir zaman sonra gerçekleşmesi gibi sizlerde zamanla olgunlaşıp verimli hale gelebilirsiniz.

Psikolojide; Kendini Doğrulayan Kehanet? diye bir olgu vardır. Bunu bir çoğunuzun bildiğini düşünüyorum. Özellikle de öğrencilerde kendini doğrulayan kehanet örnekleri görülmektedir. Öğrenci, nasıl “Ben bunu istemem ki, ben bunu yapamam ki, ben bunu beceremem ki, ben bu dersi anlamam ki, ben çalışamam ki...” deyip işin içinden sıyrılıyorsa düşüncelerde o denli kendisini şartlandırmaktadır. Sonuçta da istemediği ama kendini hazırladığı durumlarla karşılaşırlar. İnsanlar nasıl düşünürlerse aynı düşünceleri hayatlarında da karşılarına çıkıyor. Bunun gerçek olduğunu sizlerde çok iyi biliyorsunuz. Bu düşüncelerde insanı; olumlu düşünürse olumlu sonuçlara, olumsuz düşünürlerse de olumsuz sonuçlara itiyor. Ben başarılı olacağım desek de haklı çıkıyoruz, ben başarısız olacağım desek de. Her ne olursa olsun bu iki durumda da kendi düşüncemizi doğrulamış oluyoruz. O yüzdendir ki; zihinlerinizi değiştirerek yaşamlarınızı da değiştirebileceğinizi keşfetmelisiniz.

Hayatımızın direksiyonunda biz olduğumuza göre iyi veya kötü yoldan gitmek de bizim elimizde, yani iş insanın seçimine kalıyor. İnsan olumlu düşünmeyi seçerse kazançlı çıkacağını bilir. Olumlu düşünmeyi, amaca odaklanmayı (motive olmayı) ve başarıya ulaşmayı sağlamak için NLP adı verilen, zihnin programlanmasına dayanan uygulamadan yararlanılabilir. NLP’de amaç; zihnin duygu ve düşüncelerle yeniden ele alınıp olumlu şekilde programlanmasıdır. NLP’nin günlük hayatta kolaylıkla ve zevkli bir şekilde uygulanabilen teknikleri vardır. Bu uygulama, kişisel değişime inanan ve başarıyı elde edememenin imkânsız olduğunu savunan teknikler sunmaktadır. Bu amaçla NLP’de uygulanan aşamalar gibi kendinizi hayatın bir parçası olmaktan alıkoymayın. Yaşamın kıymetini unutmadan mutlu kalma yolunda kendinizden üstün kimse yoktur. Herkes başarılı olabilir herkes mutlu olabilir ama bu kişilerin elindedir ve bunu kimse yadırgayamaz. Yaşamak o kadar güzel ki kıymetini çoğu zaman bilemiyoruz. Her gün uyandığımızda hayatta olduğumuza şükretmemiz, her şeye rağmen gökyüzüne bakıp güzel şeyler düşünmemiz, hayallerimizi ve amaçlarımızı kaybetmememiz, sürekli olarak kendimizi meşgul edecek etkinlikler bulmamız ve ne kadar olursa olsun sahip olduğumuz imkânları en iyi şekilde değerlendirmemiz, ruh sağlığımız açısından oldukça önemlidir.

yazının en başında dediğimiz gibi “İnsan yaşadığı sürece güzeli de görecektir çirkini de; iyiyi de görecektir kötüyü de; kolayı da görecektir zoru da. Sıkıntılar olumsuzluklar olmadan hayattan zevk alınmayacaksa yaşadığınızı dahi anlayamazsınız. Tıpkı bir boşlukta gibi ne yaptığınızı anlayamazsınız.” O yüzden hayatın bir bakıma mutluluk kaynağınız olduğunu unutmayın. Başarıyı sorgulayın başarısızlığı sorgulayın ama bunlara başlamadan önce kendinizi de sorgulamadan geçmeyin.
Siz Kimsiniz?
Kişisel değerleriniz neler?
Neler yaptınız neler yapmak istiyorsunuz?
Hedefleriniz nedir? Bunları bilmeden mutluluğu aramaya kalkışmayın önce kendinizi tanımlarsanız ne aradığınızı da o zaman öğrenmiş olursunuz. Unutmayın ki sorgulanmayan hayat düzeni yoktur. Sen sorgulamazsan başkaları seni sorgular ve senin elde edemediklerini başkaları elde eder. Liderin tek bir gayesi vardır oda “liderliğini başkalarına kaptırmamaktır.” Ya çıkar sahaya oyunda sen de yerini alırsın ya da tribünde kendine bir yer bulur sahadakileri izlersin.

Unutmayın!
“Zihninizdeki haritayı değiştirmek, Dünyayı değiştirmekten daha kolaydır."

Zühtü Soylu

3 yorum:

  1. Hülya Kahraman6 Nisan 2010 08:47

    Yazılarınızı çok beğeniyorum ve devamını bekliyorum.Düşüncelerinize ve kelimelerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Hülya Kahraman6 Nisan 2010 08:48

    Yazılarınızı çok beğeniyorum ve devamını bekliyorum.Düşüncelerinize ve kelimelerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  3. İlginiz için teşekkür ederim Hülya hanım..

    YanıtlaSil