8 Eylül 2012

Aşk ve Başarı'nın Hikayesi

/ Gönlüm ancak Aşk’a tutuklu kalmak ister. /

İkisi de uzaklarda yaşamak zorunda kalan birbirine iki güzel hediyeydi.

Birisi tamamen duygularının esiri altında yaşayan şirin mi şirin bir kız çocuğuydu. Yapacağı her şeyi duygularına sorup o an hissettikleriyle yaşayan pişmanlığı kendisinde görmeyen bir kız çocuğundan bahsediyorum. Adına gelince öyle duygularıyla hareket edebilecek en güzel isim Aşk değil midir? Bu şirin kız çocuğunun adı da Aşk’tı.

Tabi ki de bir de hep kariyer düşüncesiyle kendini sadece işine vermiş bir genç vardı. Onun da aklı fikri hep yapacağı ve yapmayı planladığı işlerindeydi. Daha güçlü ve daha başarılı olma adına her şeyi yapan bu genç, kendini işine vererek hep mantığıyla hareket etme yolunu seçmiş.  Adına gelince tahmin edilebileceği gibi Başarı adında bir gençti.

Günün birinde delikanlının canı sıkılır ve kendisini dışarı atar. Yapmayı planladığı işlerinde aksamalar ve ertelemeler meydana gelmiş.  Bu durumu bir türlü kabullenemeyen Başarı, adının bile kendisine yetersiz geldiğini düşünmeye başlamış. Kendisini sağa sola savuruyor, önüne ne gelirse çarpıp yıkıp arkasına dahi bakmaya tenezzül etmiyordu.

Tam köşeyi döndüğünde karşısına dikilen Aşk’a öyle bir çarptı ki ne olduğunu dahi anlayamadı. İkisi de yerde kalmış bir birlerine bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Çokça zaman sonra olayın şokunu atlatan Başarı ayağı kalkarak Aşk’ın yanına yaklaşıp özür diledi. Aşk hala yerde duruyor, gözlerini Başarı’dan alamıyordu. Çoktan duygularının esiri altına girmişti.

“Ne oldu?” diye söylenmeye başlayarak toparlanıp ayağa kalkmayı başardı.

Başarı sakin bir edayla; “Dalgınlığıma geldi, sizi fark etmedim, özrümü kabul edin” diyerek olaya açıklık getirdi.

“Aşk” öyle kendini kaptırmıştı ki “mühim değil” demekle yetindi.

Dakikalar geçtikçe ne yapacaklarını şaşırmış bir edayla, bir birlerine sessizce bakıyorlardı.

Başarı birazda çekinerek “bir çay içelim mi?” diyerek sessizliği bozdu.

“Aşk” biraz düşünerek “tabi neden olmasın” diyerek teklifi geri çevirmedi.

Bir çay bahçesine oturup, çayların gelmesiyle birlikte derin bir konuşmaya daldılar.

Başarı yaptıklarından bahsediyor, Aşk tüm dikkatiyle onu dinliyordu.

Başarı o kadar çok çalışmış ki hangi işi yaptıysa tamamını en iyi ve en güzel şekilde sonuçlandırmış.

Çok geçmeden Aşk şöyle seslendi;

 “Başarı bu kadar işi en iyi şekilde yaptığın halde seni bu dalgınlığa iten sebep neydi?”

Başarı, söz konusu işlerinin aksadığını ve bazı şeyleri ertelemek zorunda kaldığından bahsederek olaya açıklık getirmeye çalıştı.

“Çok ilginç” diye sözünü kesti Aşk;

“İşlerinin bu denli kusursuz olduğunu bildiğin halde böyle bir şey olması mümkün mü?” diyerek Başarı’ya öyle bir soru iletti ki, Başarı sessizliğe bürünerek dalgınlığa vurdu kendisini.

Ardından “Aşk” başladı anlatmaya…

“Benim adım Aşk!

İnsanlar beni her zaman iyi ve kötü günlerde en iyi olarak görürler. Çünkü insana en çok lazım olan benim. Ben olmazsam içlerindeki duygularının bir anlamı olmaz. Bir nevi boş bir düşünceyle mutluluk hissinin bile ne olduğunu anlamazlar.

Ben senin için de varım ama sen öyle köreltmişsin ki gözlerini hangi duygularda yaşadığını bile bilmiyorsun. Ben sana bu kadar yakınken sen kendini daha büyük görmeye, taleplerindeki içtenliği ve arzuları yetersiz görme yolunu bile çoktan seçmişsin.”

Aşk öyle bir anlatım tarzı içerisine düşmüştü ki, Başarı bile ne olduğunu çözümleyememişti. Bir süre sessizce bekleyip düşünceye daldılar.

Başarı gözlerini Aşk’tan alamıyor, ne yapacağı konusunda bir şeyler düşünüyordu. O ara Aşk ile göz göze gelen Başarı kendisinde göremediği büyük bir eksikliği fark ettiğini anlıyordu.

Çok geçmeden Aşk; “Ben artık kalksam iyi olur” diyerek Başarıya seslendi.

Oysa başarı bu sözleri duymamıştı bile. Bir süre daha bir birlerine bakmaya devam ettiler.

Ne olduysa birden bire Başarı, Aşk’ın elini tutarak; “Artık eksikliğimin sen olduğunu anladım, benim eksik yanımı tamamlar mısın?” diyerek Aşk’a beklenmedik bir teklifte bulundu.

O an Başarı hayatının gerçek yüzünü de görerek yıllarca göremediği gerçekliğe artık kavuşmuş, Aşk’ın ne olduğunu anlamıştı…

Zühtü Soylu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder